Haberler

Almanya`ya Türkiye`den bakınca

Almanya`ya Türkiye`den bakınca Değerli okuyucularımız tatil sonrası tekrar birlikteyiz.

Son sayımızda bayram kutlaması ile vedalaşmıştık. Güzel bir tesadüfle,” Kurban Bayramınız Kutlu Olsun!` diyerek; uzun bir tatil sonrası  bir yıllık enerjimizi depolayıp daha çok üretken olabilmek için, Eylül sayımızla `Vira bismillah!` deyip yola çıkalım istiyorum.

24 Eylül`de yapılacak seçimlerin bizleri yakından ilgilendirdiğini biliyoruz.Federal Parlemento seçiminin yanı sıra, Duisburg Büyükşehir Belediye Başkanlığı içinde seçim yapılacak olması 24 Eylül de kurulacak sandıklarının önemini dahada artırmakta.

İzin dönemi Duisburg`un Bruckhausen semtinde yaşanan polis şidettinin yaşandığı olaylar sonrası büyükşehir belediye başkanlığının yanı sıra, federal parlamentoya bağımsız adayların çıkması Duisburglu seçmenler için sürpriz sayılabilir! Yıldırım Beyazıt Camisi Başkanı Yaşar Durmuş`un büyükşehire talip olması, Burhanetti Datlı`nın bağımsız milletvekilliği adaylığı en demokratik hakları.Siyasi alt yapıları,donanımları, sorunların çözümlerine dönük önerileri seçim sürecinde seçmenler tarafından dinlenip değerlendirilir. Bunda şaşılacak bir durum yok! Benim en çok şaşırdığım ve anlamakta zorlandığım daha önceki seçimlere katılan ve bizlerin oylarına talip olan, son seçimlere katılmamayı aylar önce deklare eden BİG Partisi Başkanı Haluk Yıldız`ın `Boykot!` çağrısı oldu.

Yenilik ve Adalet Birliği Partisi`nden `Boykot!` çağrısı yapılırken hangi politik öngörüler öne çıkmış olabilir? Birileri siyaset yapmak için meydana inerken, `Boykot!` çağrısının kime ne faydası olabilir? Seçimlere katılmamayı anlayabilirim, katılmadığın seçimi boykot etmek için mutlaka parti mi kurmak gerekiyor?

HABERCİLER ÖZENLİ DAVRANMALI

İzin mevsiminde Avrupalı Türkler ülkemizin farklı tatil beldelerinde tatillerini yaparlarken, dost sohbetlerinde genellikle, `Almanya`dan Türkiye nasıl gözüküyor?` sorusuyla karşılanılmıştır mutlaka. Bir çok kez  bende benzer soruyla karşılaştım. Almanya dan Türkiye yi nasıl gördüğümüzü hiç bir beklentimiz olmadığı için fikirlerimizi açık yüreklilikle ifade etmede hiç bir zaman sorun olmadı.

Fakat Türkiye`den Almanya`ya bakıldığında insanlara ne verilirse o bilgilere bağlı kalınarak  Almanya hakkında değerlendirme yapılıyor. Uzun süre Türkiye`de kalınca, Almanya ile ilgili basında yer alan haberler, özellikle yaşadığımız kentle ilgili haberleri gazetelerde, televizyonlarda görünce pür dikkat okunup, izleniyor.Yaşadığım en son örneği paylaşmak isterim:

Bildiğiniz gibi Duisburg Belediyesi şehrin bir çok bölgesine 6 bin çöp kutusuna anlaşılabir spotlar ve isimler yazarak; çöplerin sokağa değil,kutulara atılması  çağrısı yapılarak,kampanya başlatılıyor. Bu kampanya beklenildiği gibi hem görsel hem de yazılı basında yer alıyor. Bu yöndeki haberi Türkiye`de gazetelerde okuyup, televizyonda izledim. Almanya`yı bilmesem, Duisburg da yaşamasam Almanlara nefret duyardım! Çünkü,haberin içeriğinde  kısaca çöp kutularına sadece Türk isimlerinin yazıldığı izlenimi verilerek aktarılıyor! Böylesi önyargılı, yaşanılan toplumda nefret uyandırma ihtimali yüksek bir dilde, gerçekleri yansıtmayan haber nasıl yapılır? Bu tür haberlerin yapılmasında kimin ne gibi beklentileri vardır bilemem. Bildiğim; birlikte barış içinde yaşama çok zarar verdiği gerçeği. Haberci arkadaşların bu konularda biraz daha özenli davranmalarını beklemek, bu mesleğe saygısı olan herkesin hakkı olmalı.

AÇIKLAMALAR ZARAR VERİYOR

Bir süre öncesine kadar Türk-Alman ilişkileri konuşulurken 100 yıllık tarihi dostluktan övgüyle söz edilirdi. Referandum sürecinden bu yana, siyasetçilerin karşılıklı açıklamaları ilişkileri iyiden,iyiye gerdiğini ve bu sürecin bizleri rahatsız ettiğini söylemek mümkün. Bu açıklamalar günlük yaşamda Avrupa`da yaşayan bizleri olumsuz yönde etkilediğini görmeyen var mı? Federal Dışişleri Bakanı`nın Türkiye`nin güvenli olmadığına dönük açıklaması, Başbakan Merkel`in `Türkiye ile gümrük birliğini genişletmeyeceğiz` şeklindeki sözlerine karşılık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın; “SPD,CDU ve Yeşiller gibi partilere oy vermeyin` çağrısı ilişkileri daha da gerdi. Keşke hem yaşadığımız, hem de geldiğimiz ülke politikacılarının bu tür açıklamalarla bizlerin birlikte barış içinde yaşama isteğine katkı sağlamadığını görebilselerdi. Türkiye-Almanya ilişkileri  çok eskiye dayanıyor.Yaşamın her alanında ilişkiler iç, içe geçmiş durumda. Türk-Alman ilişkilerindeki kötü gidişe dur denilebilmeli.  Bunun içinde Özellikle Almanya daki STK`lara önemli görevler düşüyor. Kuruluş ilkelerine ters düşmeyip siyaset yapmayan, birlikte yaşamdan yana tavır koyan STK`ların ilişkilerin olumlu gelişmesi konusunda katkı yapacağına inanıyorum.

Diğerleri
Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu